Çok yazdım, bir ilçenin ihtiyaçları (sorunları) Türkiye’nin sorunlarından farklı değildir.
Ama bazı yörelerin ihmal edilmiş, acil el atılması gereken sorunları vardır.
Mesela; Vezirköprü’nün yol, eğitim ve sağlık gibi bazıları haksız olarak elinden alınmış, yarı açık cezaevi gibi, 400 yataklı hastane gibi (söz verilmişti).
Şunu samimiyetle söyleyeyim ki, Vezirköprü’nün ihtiyaçlarını (sorunlarını) bitirmeye tek başına ne iktidar partisi başkanı olarak Halil İbrahim Doğan’ın gücü yeter, ne Belediye Başkanı Sadık Edis’in, ne kaymakam, ne de ticaret odası başkanının gücü yeter.
Ancak bu saydığım güçlerle, diğer muhalefet parti başkanları ve kitle örgütlerinin başkanları ile birlikte top yekün güçleri birleştirilip sen-ben yapmadan Ankara’ya çıkarma yapılırsa bazı ihtiyaçların çözümlenmesi sağlanabilir.!..
Bu eylem senede en az iki kere tekrarlanıp Ankara’daki yetkililere baskıyı sürdürmeliyiz. Yoksa gerisi Erbakan hocanın deyimi ile “fasa fiso”
Sayın Halil İbrahim Doğan’ın açıklamaları bir nevi “yasak savma” dan ibarettir.!..
Yazımın başında Türkiye’nin sorunları çözülmedikçe ilçelerin sorunları da çözülmez diye girdim. Bana göre bu doğru teşhistir.!..
Örneğin İstanbul’a yılda bir Eskişehir’in nüfusu kadar göç olduğu yazılmıştı. O zaman İstanbul’da her yıl Eskişehir’in ihtiyacı kadar yol, su, elektik, kanalizasyon ihtiyacı doğuyor.
Önce ülkede göçü durduracak önlemlerin alınması gerekiyor(!..) Bu da zorla olmaz. Vezirköprü’nün nüfusu bundan 15 yıl önce yüz onbeş binlerde idi. Şu anda ilçenin nüfusu 97 binlerde. Ne oldu, doğum oranı sıfırlandı mı, ölenlerin yerine yeni doğum yoluyla nüfus gelmiyor mu?.
Göçün ne boyutlarda olduğu ve bu göçün tamamına yakının İstanbul’a olduğu bilinmektedir.
Benim basit yorumuma göre şöyle bir çözüm getirilebilir.
Fabrikaların (sanayi) %98’i Ankara’nın batısında olduğuna göre bu durumu biraz Ankara’nın doğusunun lehine çevirmek, batıya göçü önleyebilir, böyle bir durum batının da kurtuluşu olur diye düşünüyorum.
Devleti yönetenler laf kalabalığını bırakmalı, çeşitli araştırmalar yapmalıdır.
Samsun’dan Adana’ya doğru, Akdeniz’le Karadeniz’i birbirine bağlamak, sanayinin olabilirlerini Ankara’nın doğusuna kaydırmaktır.!..
Şuna kesin olarak inanıyorum ki kanal İstanbul, yer altı geçişleri, denizaltı geçişleri, asma köprüler, AVM’ler hem İstanbul’un hem Türkiye’nin sorunlarını çözmez, arttırır.
İlgilileri ve halkı düşünmeye davet ediyorum.
Allah korusun, İstanbul’da olacak bir depremle aynı şiddetle Anadolu da olacak bir depremin yaratacağı sonuçları düşüne biliyor musunuz(?..)
Aynı şiddetle İstanbul’da olacak bir deprem hem can kaybı açısından hem de ekonomik bakımdan Türkiye’nin çöküşü olur.!..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
27 Kasım 2024 Köşe Yazıları
23 Kasım 2024 Köşe Yazıları
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları