logo

Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi bir dava için bir günde aralıksız 7,5 saat çalışarak rekor kırdı. Şehir Kulübü Cinayetinde 1 Günde 4 Sanık 24 Şahit Dinlendi 18 Ocak 1970 Pazar

Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi bir dava için bir günde aralıksız 7,5 saat çalışarak rekor kırdı. Şehir Kulübü Cinayetinde 1 Günde 4 Sanık 24 Şahit Dinlendi 18 Ocak 1970 Pazar

Şahitler kulüpteki korkunç kavgayı anlattılar.
Ağır Ceza Mahkemesi
Salı yerine uzayacağı göz önüne alınarak Cuma günü yapılan Ağır Ceza Mahkemesi sadece yılın davasını görmekle kalmamış, yakın zamanları da Türkiye’mizde ender görülen bir rekorunu aralıksız bir davaya tam 7,5 saat bakmak suretiyle kırmış bulunmaktadır.
Şehir Kulübü terasından atılarak öldürüldüğü iddia edilen işadamı Gülami Gümüş’ün bu 7,5 saat süren mahkemesinde dört sanık, 38 şahit bulunmaktadır. Şahitlerin Vezirköprü’de bulunmayan birkaçı hariç hepsi bu 7,5 saatin içinde dinlenmiş ve yüzleştirilmiştir.
Yılın Mahkemesi
Yılın mahkemesi geçtiğimiz Cuma günü Saat: 9.30’da başladığı zaman mahkeme heyeti şöyle teşekkül ediyordu:
Başkan: H. Ali Şenol
Üye: hakim Şemsettin Şenel, hakim Necmettin Küçükay
İddia makamı: Savcı Kemalettin Keleçoğlu
Zabıt kâtibi: Naci Kınay
Müdahil avukatı: Edip Dönmez, Halit Taşdemir
Sanık avukatı: Nusret Ulusoy
Sanıklar: Gülami Salgum, Selami Salgum, Hüseyin İnce, Faik Karaağaç yerlerini almışlardı.
İfadeler
Kâmuran Gümüş ve Mustafa Gümüş davacı olduklarını hadiseyi görmediklerini sanıkların cezalandırılmalarını istediler. Gülami Gümüş’ün eşinin vekili Edip Dönmez sanıklardan 20’şer bin lira tazminat istemiştir.
Başkan daha sonra Gülami Salgum’a ifadesini sordu: Ahmet Dirlikle birlikte park lokantasından şehir kulübüne birer kahve içmek için çıktık. Şehir kulübü çok kalabalıktı. Oturduk, bize niye rakı vermediniz diye Hüseyin’le Faik münakaşa yapıyorlardı. Birbirlerine kötü sözler söylüyorlardı. Maktûl Gülami eline aldığı şişe ile geldi. Benim hakkımda ne söylediniz dedi, eline aldığı şişeyi ulu ortaya attı. Faik de benim üzerime atıldı. Birbirimize vurduk. Merdivenden inerken yere düştüm, ayağım burkuldu. Ölen Gülami Gümüş’ü terastan atmadım. Suçsuzum beraatımı isterim.
Selami Salgum: Sinemadan çıktım 10.30’da şehir kulübüne Hüseyin İnce’yle gittik. Ben Cafer’in yanına büfeye girdim. Bir süre sonra terasa kardeşim Gülami’yi almak üzere terasa gittiğimde üzerime şişe atıldı. Ne olduğunu anlayamadım. Bu arada Faik Karaağaç üzerime atıldı. Şişe kafama da değdi. İlk ifadem doğrudur.
Hüseyin İnce
Efendim biz kahve içmek için şehir kulübüne gittik. Faik Karaağaç başka yerden geldiği için masasına gittim iltifatta bulundum. Şangur şungur bir şey oldu. Başka bir şey hatırlamıyorum.
Faik Karaağaç
Efendim Gülami benim akrabam oluşu nedeniyle bana şehir kulübünde yemek verdi. Fakat kulüpte bir süre sonra içki kalmamıştı. Gülami kalktı içki almaya gitti. Hüseyin İnce de Gülami’nin arkasından “o buranın üyesi midir?” diye küfür etti. Vasfi İğci de o nasıl laf o da memleketin adamı o da Vezirköprü’lü, bunun üzerine Gülami Salgum bana sen her yerde aynı kabalığı yaparsın diye hücum etti. Kardeşiyle birlikte bana şişeyi kim vurduğunu bilmiyorum. Gülami Gümüş kimseye şişe atmadı. Ben ayıldığım zaman kavga bitmişti. Beni karakola götürürken Gülami’nin düştüğünü söylediler demiştir.
Karar
Hüseyin İnce’nin Tevkifi İsteği Reddedildi
Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi celse sonunda; Gülami Salgum’un tutukluluğunun devamına, Hüseyin İnce’nin mevkûfiyetine mahâl olmadığına, Kandilli Rasathanesinden olay gecesinin durumunun sorulmasına, Gülami Salgum ve Faik Karaağaç’ın rotuşsuz çekilmiş fotoğraflarının Adli Tıpa gönderilmesine, gelmeyen şahitlerin celbine ve duruşmanın 3.3.1970 Salı gününe bırakılmasına karar verilmiştir.
Havzalılar Bir Buçuk Milyon Liraya Yaptıkları Hastaneyi Yakında Açıyorlar
Genç Kaymakam’a o zaman gülmüşlerdi. Havza’da halktan para toplayarak milyonluk hastane nasıl yapılacak bu bir hayaldi, deniyordu.
Oysa Refik Necdet Aktaş şaka yapmıyordu yapacaktı milyonluk hastaneyi. Kimse inanmamakla birlikte kaymakam beye de (hayır) dememişlerdi. Bir dernek kuruldu ve o kez Havza’nın itimada şayan dürüst işadamları arasından bir ekip seçildi. Cemal Hoca namıyla tanınan herkesin hürmetini lâyık kıymetli bir emekli öğretmen de bu işin başına getirildi.
Cemal hoca kılı kırk yarıyor, en ince hesaplara kadar inerek tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan toplanmış paralara tüy kondurmuyordu. Dernek yönetim kurulu da Havza’nın zengin ve tanınmış işadamlarından teşekkül ettiği için çoğu zaman ceplerinden büyük fedakârlıklar yapıyordu.
Hayaller hakikat oluyor
Nihayet bir bina yükselmeye başladı. Havza’da birinci katı bodrum katın üzerine çıkmıştı. İkinci katı onu takip etti, üçüncü katı çatı katı… ve herkes “bu dernek ve kaymakam bu işi yapacak” demeye başladı. Artık hastane işi hayal olmaktan kurtulmuştu. Havadar çok yüksek bir bina olmuştu, Havza Hastanesi…

Share
345 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

3+6 = ?