logo

SAVAŞA HAYIR


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

624 yıllık Osmanlı İmparatorluğu döneminde Osmanlı İmparatorluğu orduları o savaşı, bu savaşı adı ne olursa olsun sayısı çok az haklı olan savaşlar yaşamış.
Sayısı çok az haklı ve mecburi olan savaşların dışında yıllarca süren savaşlarda ecdadımızın kemikleri Libya, Yemen Çölleri’nde kalmış, ecdadımız, o ülkeden bu ülkeye sürekli savaşa sürülmüştür.
Yıllarca süren bu savaşlar sonucu, savaşlarda tesadüfen sağ kalanlarda memleketlerine yorgun, bitkin bir halde döndüğünde babasız büyüyen çocuklarını, yıllarca çocuklarına hem analık hem babalık yapan eşlerini tanıyamaz duruma gelmiş insanlar.
Bu savaşlarla ilgili büyüklerimizden çok acıklı hikayeler ve yakılmış ağıtlar dinleyerek büyüdük.
Peki; bu savaşlar Türk Milletine ne getirdi?
Kaybedilmiş topraklar, koskoca imparatorluktan Ulusal Kurtuluş Savaşımızda arda kalan bu günlerdeki sınırlarımız içindeki Türkiye.
Yine Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası 13 buçuk milyon (9 milyonu kadın ve çocuk, 4 buçuk milyonu hastalıklı, çökmüş, üretim yapamayan) 13 buçuk milyon cahil bir toplum…
Bizim doğum ve çocukluk çağımız, İkinci Dünya Savaşını başlangıç ve bitiş olarak tam yaşamıştır.
Tabi tecrübeli, savaşın ne demek olduğunu bilen, insanı ön planda tutan öngörülü, deha insanlar tarafından yönetilen Türkiye 2. Dünya Savaşına ülkemizi sokmamayı başarmıştır.
Şunu bilelim ki, savaşlar kan, gözyaşı, acı, yoksulluk, perişan edilmiş ülkeler bırakır arkasında. Savaşı yaşayan toplumlar yıllarca savaşın yarattığı acı ve yıkımın etkisinden kurtulamaz.
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK “Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir” demiştir.
Şüphesiz ki savaşlar, insanlık için bir acı ve vahşet dolu utanç tarihidir.
Savaşların kazananı olmaz!
Yine Mustafa Kemal ATATÜRK “Savaş kazanan için de kayıptır” demiştir.
Savaşçıların; kadınların, masum insanların, bebeklerin kan ve gözyaşında boğulacakları savaşa hayır.
Savaşa hayır…

Share
196 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

9+4 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Dürtüsel Davranışın Psikolojisi

    11 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Dürtü, fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içsel gerilim olarak tanımlanır. Kaynağını duygulanımlardan alır. Normal bir davranış olarak görülebileceği gibi ruhsal hastalıkların bir parçası da olabilir. Dürtüsellik günlük hayatta sıkça karşılaştığımız ve çoğunlukla yönettiğimiz bir durumdur. Örneğin hava güzeldir dışarı çıkmak isteriz ve çıkarız. Hava güzeldir ama içerde yapacak işlerimiz vardır, işleri erteleyebilirsek erteleriz erteleyemezsek gün sonu veya hafta sonu dışarıda...
  • GÜZEL HAVALAR – AYDINLIK GÜNLER

    08 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Bu yıl kış olmadı ve ilkbahar oldukça yumuşak geçti. Şu anda ilkbaharın ortalarında olmamıza rağmen güneş yüzünü gösteriyor. Bahar güneşinin yüzünü göstermesiyle olacak ki güller yeni goncalaşıyor. Yeşillikler ovaları, dağları, bağları, bahçeleri süslemeye başladı. Cahit Sıtkı Tarancı “Bahar hikayesi” adlı şiirinde şöyle diyor. Alıştım her yıl baharı dört gözle beklerim Kulağım o sabahın kuş cıvıltılarında Bahar geldi mi her tasaya benden elveda Ben bütün dallarda açan çiçeklerim. Öyle hesapsız coştuğum olur ki sanırım Mektepten henü...
  • Belediye Meclisi ilk katılımlı toplantısını yaptı

    08 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Vezirköprü Belediye Meclisi tartışmaların ve farklı fikirlerin de olabildiğini gösteren bir toplantıyı geride bıraktı. Vezirköprü Belediye Meclisi salı günü ikinci toplantısını yaptı. İlkinden farklı olarak bu kez Belediye Meclis üyeleri haricinde Basın'da toplantıda yer aldı. Vezirköprü Belediye Meclisi'nin farklı görüşlerden ve partilerden oluşmasının Vezirköprü adına olumlu sonuçlar vereceğini daha önce de defalarca dile getirmiştim. Bundan kasıt farklı görüşlerdekilerin her fikre karşı çıkarak iktidarı çalıştırmamaları değil, Vezirköp...
  • Toplumsal Cinsiyet Rolleri

    04 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Kadın ve erkek cinsiyetinin sahip olduğu özellikler doğuştan bellidir. Cinsiyet özelliklerimizi 3-5 yaş arasında fark ederiz ve bir yaşam boyunca bu özellikleri taşıyacağımızı biliriz. Çocuk da kendi cinsiyet özelliklerinin ondan beklentilerini öğrenmeye başlar çünkü kadın ve erkek cinsiyet özelliklerinin yanında toplumun kadına ve erkeğe atadığı cinsiyet rolleri vardır. Öyle ki kız ve erkek çocuklarının oynadığı oyuncaklar farklılık göstermeye başlar. Cinsiyet özelliklerimiz doğaldır ama toplumsal cinsiyet rolleri insan icadıdır. Kadına ve erk...