logo

17 NİSAN 1940 3803 SAYILI YASA İLE KURULAN KÖY ENSTİTÜLERİ


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

1940’lı yılları ve Köy Enstitülerini bir köşe yazısında anlatabilmek olanaksız. Hem de bizim gibi birinin ne kültürü yeter ne de bilgisi yeter.!..
Çok gerilere gidip Ulusal Kurtuluş Savaşını ve sonrasını anlatmaya çalışmayacağım.
29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiş, 23 Nisan 1920’de toplanan TBMM’sinin savaşı bitirip Lozan anlaşması ile Türkiye’nin sınırlarının tanınması ve Türkiye’nin tapusunun alınması ilan edilen cumhuriyetle birlikte yeni Türkiye Devletinin kuruluşu tamamlanmıştır.
Yeni Türkiye’yi kuranlar ülkenin varlık haritasını önlerine almak için Cumhuriyet Devletinin Ekim 1927’de ilk nüfusu sayımını yapar.
Ülkenin idari tablosu şöyledir;
63 Vilayet, (il)
328 Kaza, (ilçe)
39-901 köy, idari bölünmeden ibarettir.
Kadın nüfusu 7 milyon 20 bindir.%51.9
Erkek nüfusu 6 milyon 56 bindir.%48.1
Köyde yaşayan nüfus : 10 milyon 242 bin %75,9
İlçe ve il merkezleri 3 milyon 306 bin %24.1
Tüm ülkede pratisyen ve uzman hekim olmak üzere toplam hekim sayısı 3059,
Hemşire sayısı : 139,
Ebe sayısı : 347’dir.
Tüm Türkiye coğrafyasında sağlık hizmetleri bu sağlık personeli ile verilir. Erkek nüfusun yarıya yakını çocuktur. Geriye kalan 3500 kadar erkek, savaş yorgunu, verem, dizanteri, sıtma vs. hastalıktan muzdarip.
Gene bu nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusun %75’nin yaşadığı kırsal kesimde okuryazar oranı %3, kadınlarda hiç okur/yazar yok.
Nüfusun %25’nin yaşadığı şehirlerde ise okur/yazar oranı %5, kadınlarda ‰5’dir. Memur yapmak için okur/yazar insan bulunamıyor.
Yeni devletin Cumhuriyet Hükümeti halkı eğitmek için çeşitli yöntemlere başvurmuş, köy okuma odaları, halk odaları, büyük merkezlerde daha geliştirilmiş halk evleri oluşturmuştur.
Buralarda gençleri ve halkı eğitmek için okur/yazar insanlar aranmaktadır. Ülkede toplu iğne, inşaat çivisi bile üretilmemekte, çimento, şeker gibi ürünler dışardan gelmekte, halk yiyecek, giyecek bulamamakta tam bir perişanlık içindedir.
Tarım arazileri işlenememektedir. Çünkü öküz yok, pulluk sabanı yok, kara sabanla araziler işlenmeye çalışılmaktadır.
İşte cumhuriyet hükümetleri bu yokluk ve zorluk içinde mücadele etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ünde vasiyeti olan Köy Enstitülerinin kuruluşu için İsmet Paşa Hasan Ali Yücel’e emir verir. 1940 yılının ocak ayında İnönü, Hasan Ali Yücel’e sorar, “Ne oldu Köy Enstitüleri?” Hasan Ali Yücel “Paşam savaş çıktı” der. İnönü “Bize yetişmiş insan lazım, savaş var diye biz bu halkın çocuklarını eğitmeyecek miyiz, derhal yasayı çıkarın” der.
Dünya savaşırken bu emir üzerine 17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri kurulur.
Köy Enstitülerinde öğrencilere;
Türkçe, matematik, fizik, tarih, öğreticilik, ziraatçılık, sağlık hizmetleri, demircilik, kültür teknik, aklınıza daha neler gelirse her türlü eğitim verilerek Türkiye’yi kurutacak eğitim seferberliği hızla yürütülür.
Gel gör ki, başta ABD olmak üzere Türkiye’nin bu kalkınma seferberliğini durdurmak için her konuda olduğu gibi Türkiye’nin başına çullanırlar. İsmet İnönü 1941 yılında “Köy enstitülerini cumhuriyetin eserleri içinde en kıymetlisi, en en sevgilisi sayıyorum. Köy enstitülerinden yetişen evlatlarımızın muvaffakiyetlerini ömrüm boyunca yakından ve candan takip edeceğim. 09.05.1941” Demiş.
Ne yazık ki takip edememiştir.

Share
188 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

3+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • OKUYUCU MEKTUBU: Oylarımız bir dönemi daha belirleyecek.

    16 Mart 2024 Genel, Gündem, Köşe Yazıları

    Değerli genç kardeşim; Yerel seçimler yaklaştı, adaylar sahada.. Bizden oy var, bizden koltuk var, bizden maaş var, Bizden itibar bizden alkış var.. Peki ya bize ne var? Bize yine anne babadan ayrı aylarca çalışmak mı var? Bergen şarkılarını yeterince ezberlemedik mi? Bize yine Havza'ya yapılan yatırımların büyüklüğünü yorumlamak mı var? Bize yine sağ olsun kahvede boş sandalye mi var? Bize yine filozofluk mu var; düşünüp düşünüp var olacağız? Yıl 2024 bize 80'lerin nostaljisi mi var? Hala Vezirköprü sokaklarında gençler sigortalı iş...
  • Psikolojide Önemli Bir Kavram: Farkındalık

    16 Mart 2024 Köşe Yazıları

    Farkındalık zihnimizde ne olup bittiğine bakmak anlamına gelir. Bu basit bir tanım olarak değerlendirilebilir ama unutmayalım ki çevremizin düşünme biçimlerinden etkileniriz ve duygu düşüncelerimizin farkında olmaya yönelik sağlıklı bilgi edindiğimiz bir ortam oluşmamış olabilir. Hayatımızı doyum verici yaşamak için buna ihtiyacımız vardır. Zihin şu anda olan bitenden farklı şeylere odaklanabilir. Birden aklınıza geçmişte yaşadığınız olumsuz bir durum gelebilir. Kendinizi neyi farklı yapsaydım diye düşünürken bulursunuz, hem şu anda olmazsınız...
  • TİK-TAK-TOK!

    13 Mart 2024 Köşe Yazıları

    Bir zamanlar radyo, televizyonlarda bir reklam yayınlanırdı. - Yok birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız. Bu reklam çocuklara çok hoş gelmiş olacak ki; sokaklarda, caddelerde çocuklar oyun oynarken, birbirlerine laf yetiştirirken en çok kullandıkları söz “yok birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız” sözü çok kullanılır olmuştu. Bakıyorum da 1970'lerin, 1980'lerin çocukları bu günün politikacılarından daha saygılı, daha nazik, arkadaşlarını incitmeden, mizahi cevaplar veriyorlardı. Şimdi bakıyorum da olanlara, söylenenl...
  • Vezirköprü için Büyükşehir adaylarının da projesi yok!

    13 Mart 2024 Köşe Yazıları

    Samsun Büyükşehir'de muhalefet kazanırsa su ücretlerinin yarıya düşeceğini vaat ettiklerini biliyoruz. Bunun dışında bir Vezirköprü projesi duyduğumuzu söyleyebilir miyiz? Seçim hemen her alanda etkisini gösteriyor. Nereye gitsek konuşulanlar her biçimde aynı sohbetlerden oluşuyor. Kim kazanır? Kaç oy alır? Bu seçimde daha önce de söylediğim gibi neredeyse hiç kimse adayların projelerine göre oy kullanacağa benzemiyor. Vezirköprü adına projelerin yarışmadığı bir seçime girmekten dolayı üzgünüm. Geçtiğimiz gün deneyimli bir siyasetçiyle ...