logo

TEMEL İLE DURSUN


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Türkiye yıllardır huzursuz. İktidar erkini elinde bulunduranlar iktidardan düşmemek için bir yol tutmuşlar, freni patlamış tır gibi önüne geleni biçerek gidiyor.
Ortalık yangın yeri gibi, toplum zengin, fakir demeden can derdinde.
Bir yılı aşkın süredir pandemi belası dünyanın üzerine karabasan gibi çökmüş. Ekonomisi iyi olan, yönetimi istikrarlı olan ülkelerin yurttaşları şimdilik bu beladan az etkileniyor.
Türkiye gibi yönetimi istikrarsız, hazinesi boş olan ülkelerin insanları yarınlardan umutsuz, karamsarlık içinde.
Ülkede bunalımlar sonucu intihar, cinayetler artmış halk ne yapacağını bilmez bir şaşkınlık içinde.
Tarım ülkesiyiz ama gel gör ki buğdayı, şekeri, ayçiçek yağını, gübreyi, hayvan yemini, eti, nohudu, mercimeği, samanı hatta son zamanlarda çayı bile ithal ediyoruz!…
12 Eylül 1980 darbesinden sonra moda olan özelleştirmeye mal bulmuş mağribi gibi sarılan sağ iktidarlar Cumhuriyet’in kazanımlarını haraç-mezat “babalar gibi” satıp, devletin elinden çıkararak ülkeyi perişan etmişlerdir.
Bunun sonucu olarak işsizlik artmış, ülke ekonomisi tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir.
Ülkeyi yönetenler ya da yönetmeye talip olan vahşi kapitalizmin pençesine düşmüş ülke insanına iş-aş bulsun diye ya da bulur diye umutsuzca beklemektir. Bu olmayacak ve olması da hayal olan bir beklentidir.
Çözüm Cumhuriyet’in ayarlarına ve Atatürkçü karma ekonomi sistemine geri dönmektir.
Hep söylüyoruz. Sermaye sahibi Anadolu’da fabrika yapmaz. Ben olsam ben de yapmam.
Çamurdan, iftiradan, lüzumsuz kavgalardan bıktık. Sonumuz Temel ile Dursun gibi olur.
Temel’le Dursun oturmuşlar denizin kenarına. Sohbet ederken biri denize taş atmış. Temel, Dursun’a taş atma demiş.
Dursun, Temel’e “sen attın.” Başlamışlar laf yarışına:
Temel, Dursun’a “sen attın.”
Dursun, Temel’e “sen attın.”
Sen attın, san attın derken Temel çekmiş tabancayı, “sen attın daa” deyip çekmiş tetiği.
Toplumun sonu Temel’le Dursun’a çevrilmez inşallah…

Share
207 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

2+5 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Toplumsal Cinsiyet Rolleri

    04 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Kadın ve erkek cinsiyetinin sahip olduğu özellikler doğuştan bellidir. Cinsiyet özelliklerimizi 3-5 yaş arasında fark ederiz ve bir yaşam boyunca bu özellikleri taşıyacağımızı biliriz. Çocuk da kendi cinsiyet özelliklerinin ondan beklentilerini öğrenmeye başlar çünkü kadın ve erkek cinsiyet özelliklerinin yanında toplumun kadına ve erkeğe atadığı cinsiyet rolleri vardır. Öyle ki kız ve erkek çocuklarının oynadığı oyuncaklar farklılık göstermeye başlar. Cinsiyet özelliklerimiz doğaldır ama toplumsal cinsiyet rolleri insan icadıdır. Kadına ve erk...
  • BEKLENTİLER KARŞILANIR MI?

    01 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Bilindiği gibi her yenilik ve her değişiklikte insanların beklentilerinin hemen hemen tersi olur. Hayalindeki beklentileri gerçekleşemez. Böylece hayaller kırılır, umutlar söner. Vezirköprü belediyecilik hizmetleri 1930'lardan bu tarafa tahlil edersek ilginç sonuçlar çıkar ortaya. Derici Abdullah Efendi o zaman ki çok kısıtlı olanaklar ile ilçeye bir şeyler yapmaya çalışmış, en azından şehrin merkezine bir büyük park yaptırmıştır. 1940'lı yıllarda Mahmut TEKER belediye başkanlığı görevine gelmiş, o günden bugüne kadar en ileri hizmetlerini h...
  • Vezirköprü’nün bekleyen çok işi var.

    01 Mayıs 2024 Köşe Yazıları

    Bu kadar ilerledikten sonra, altyapısı tamamlanıp, yolları açılıp tahsis sürecine geçtikten sonra Karma OSB'nin yerinin değişmesi kolay olmayacaktır. Üstelik işin adında Vezirköprü varsa, olacak işlerin bile olmadığını görmeye alıştığımız sistemde hiç olmayacaktır. Vezirköprü'nün seçimden sonra normalleşme sürecine girdiğini söyleyebiliriz. Bu normalleşme umudumuz odur ki, sakinleşme ve alışmayla beraber olmasın. Çünkü Vezirköprü'nün bekleyen çok işi var. İlçenin çiçeği burnunda Belediye Başkanı Murat Gül'den beklentileri de bu yüzden daha...
  • Ayıp olmasın!

    27 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Psikolojide birey kavramını çokça kullanıyoruz. Birey olmak hayatımızın kontrolüne sahip olmak ve dünyaya hani potansiyelle geldiysek onu gerçekleştirme uğraşlarımızı içeriyor. Bu kitabi tanım her zaman gerçekleri yansıtmıyor. Çünkü biz dünyaya bazen ailemiz yalnız kalmasın diye bazen ebeveynlerimizin çocuk sahibi olma yaşı geldiği için de gelebiliyoruz. Her zaman değil ama çoğu zaman kendi isteklerimizden çok topluma uyum sağlamış olmayı tercih ediyoruz. Çünkü uyum sağlamak yaşamı kolaylaştırıyor bizi diğer insanlara yakınlaştırıyor. Diğer ...