logo

KARMA KARIŞIK BİR YAZI


İhsan Cömert
comert_ihsan@hotmail.com

Eskiden yakacak odun almaya olanağı olmayan, köylerden hayvanlarına soğuk kış günlerinde yedirecek otu, samanı, yemi olmayan insanlar çaresizlikten kendilerine göre kış mevsimini kısaltmak için teselli edici deyimler bulmuşlar.

Mesela bir tanesini burada paylaşalım;

“Karakış karadan, zemheri aradan gider.

Gücük dediğin az, mart dediğin yaz” deyip gönüllerini teselli ederlermiş.

Genç okurlarım belki karakış, zemheri, gücük ayını bilmezler, şöylece açıklayım.

-Karakış; Aralık ayı, zemheri; ocak ayı, gücük; şubat ayı, mart ayını da zaten biliyorsunuz.

Yazımda bu ve bunun gibi konulara geniş yer verecektim. Tam bu sırada büroya bir dostum geldi. “Ne yazıyorsun, yahu ortalık toz duman” dedi başladı anlatmaya.

-Mevsim yaklaştı, Ayçiçeği ekeceğim para etmiyor, pancar ekeceğim, şeker fabrikaları özelleşecek diyorlar, buğday zaten para etmediği için yiyeceğimiz kadar ektik, ne olacak bizim halimiz?” deyip bizim yazıyı böldü, doğrusu ya dostum haklı.

Kendi kendime düşündüm. Gerçekten ne olacak bu üreteci köylünün hali?.

Üretici köylünün durumu Türkiye’nin tüm bireylerini yakından ilgilendiren bir olay,

Türkiye bir tarım ülkesi, üretici bol miktarda buğday üretecek, fasulye, nohut üretecek, yeşil mercimek, kırmızı ve beyaz mercimek üretecek, çeltik üretecek, bol miktarda büyükbaş ve küçükbaş hayvan üretecek.

Devlet bu üretici insanlara sahip çıkacak,

Bu sahip çıkma para vererek olmaz. Günümüzde insanımız artık, çocuklarına eğitim istiyor. Sağlık hizmeti istiyor.

Peki soralım şimdi kendimize, bugün bu hizmetlerin hangisi büyük kentler dışında var. Maalesef yok.!..

Ülkenin belli yerlerinde çok iyi eğitim veren ve en iyi sağlık hizmetini veren kurumlar tez zamanda oluşturulmazlar ki, “ufukta böyle bir şey görülmüyor” tam tersine şeker pancarı üreten köylünün belini kırdılar, şeker pancarı küspesi ile büyükbaş hayvan besleyen üreticiye birde böyle KOCAMAN BİR DARBE VURUYORLAR.

Böyle giderse Türkiye batar(!). Avrupa ülkeleri Orta Doğu’nun aç ve cahil insanlarına uyguladığı alaycı, aşağılayıcı politikalarını uygulamaya başlarlar.

Bu halk ve yönetenler ayakta kalırsa işte o zaman İstanbul’a dikilen gökdelenler, açılan kanal İstanbul’un yenmediğini, inşaat işçiliğinden aş bulan yoksul insanları neden büyük kentlere topladıklarını, toplandıklarına pişman olacaklar ama iş işten geçmiş olacak.

O zaman Osmanlı dönemi gibi 5-10-15 yıl askerlik yapmak paklar bu toplumu.

Halk yoksulluktan eğitimi, sağlık durumunu zaten unutur. O zaman bu halkı yönetmesi de kolaylaşır.

Köylerde yaylalarda eşkıyalıklar hortlar zaptiyenin tüfek dipçikleri zavallı halkın tepeside biner, tüm bunlar olur mu(?) neden olmasın.!..

Tam bunları düşünüp geniş bir şekilde kaleme alayım derken benim patavatsız dostlarımdan biri daha geldi. Büro kalabalıklaştı.

Göktan gazeteyi baskıya hazırlayacak, yazımı bir an önce hazırlasam diye düşünürken, bizim patavatsız arkadaş başladı. Konuşmaya,

-Yahu İhsan, geçen haftalarda kanal İstanbul ile ilgili bir yazı yazmıştın, çok beğendim.

Bu adamlar deniz olan yere bir deniz daha akıtacaklarına, mademki Karadeniz’den Akdeniz’e, deniz akıta biliyorlarsa Samsun’dan Akdeniz’e kanal açsınlar. Hem Türkiye’yi kurtarırlar hem İstanbul’u kurtarırlar, hem yoksul insanımızı kurtarırlar…Haksız mıyız acaba !…

Aceleye geldi. Karma karışık bir yazı oldu.

Share
1040 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

2+6 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Çok vaktimiz olmasa da, fırsat vermeliyiz!

    24 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    “23 Nisan, Türkiye için milli tarihin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır.”                                                                                                                         M. Kemal Atatürk.. İlçede siyaset hemen her gün yeni bir gündemle çalkalanırken günlük olayların etkisi uzun sürmüyor. Geçtiğimiz günlerde yaşana fırtına olsun, Tokat merkezli depremin ilçede hissedilmesi olsun, ya da Vezirköprü'de rastlanmayan molotoflu saldırı olsun etkisini kısa sürede kaybetti. İnsanların asıl konuştukları ya da konuşmayı...
  • Ergenlik Dönemini Anlamak

    20 Nisan 2024 Köşe Yazıları

      “Ergen” kelimesi sanki biraz olumsuz çağrışımlar taşıyormuş gibi dursa da büyüme anlamına gelir ve çocukluktan çıkışı, yetişkinliğe atılan adımı temsil eder. Kızlarda 10-11 yaş itibariyle erkelerde ise 11-12 yaş itibariyle ergenliğe adım atılır. Kişiden kişiye daha erken ya da geç olabilir. Çocukta biyolojik değişikliklerle birlikte duygusal değişiklikler de görülmeye başlar. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olduğundan birey ne tam çocuk olabilir ne de tam bir yetişkin. Bireyin kendini anlamaya, dış dünyaya karşı duruşunu belirlemeye ba...
  • BAZI PARTİLER UZATMALARI MI OYNUYOR?

    17 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Bir Filozof şöyle söylüyor; “Güneş batarken gölgeler uzar” Son yerel seçimlerin bize bazı hatırlatmaları oldu. Geçmişte de önü alınamaz partiler vardı. Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Ecevit'in DSP'si gibi. Anavatan Partisi bir yerel seçimde Türkiye'de birçok belediyeyi kaybetti. Hatırladığıma göre Karadeniz'de sadece Vezirköprü  (rahmetli Bekir Hoca) kalmıştı. Yine sağın en güçlü partilerinden rahmetli Demirel partisinin başına ne yediği belirsiz Tansu Çiller gibi biri getirildi. Bu hanım partiyi de, ülkeyi de hatta siyaseti de kirle...
  • Psikolojik Zorlukları Azaltacak Durumlar

    13 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Günlük hayatta fark etmeden karşılaştığımız durumları kendi hayatımıza katarız ve seçimlerimizi, kararlarımızı buna yönelik yaparız. Bu durumlarsa psikolojik sağlamlığımızı azaltabilir. Maddeler halinde bakalım. - Diğerlerinin hayat tecrübelerine bakarak çok fazla önlem almak, hayatımızı kısıtlamak.  Örneğin yakınımızdan birinin sosyal medyada zorbalığa uğradığını görüp çocuğumuza sosyal medyayı yasaklarız. Çünkü böyle bir durumla karşılaşmak istemeyiz. İnsan başka insanlardan da öğrenen bir varlıktır ama bu korku kültürüne dönüşürse bizi etki...