logo

Kaygı ve Anksiyete Kitabından Notlar


Duygu Ceylan
duygu.ceylan.pd@gmail.com

Kaygı hayatımızda vardır. Bazı kaygılar gerçek kaygılardır (örneğin çevremizde olumsuz olaylar olduğunda güvenliğimizden korkmak) bazı kaygılar çocuklukta veya çevreden öğrenilmiş gerçek olmayan kaygılardır. (örneğin ayna kırılması kötü habere yorumlanır). Bazı kaygılar her insanda olan (kolektif bilinçdışı) öğrenilmemiş kaygılardır, atalarımız da bu kaygıları yaşamışlardır. (Örneğin karanlıktan korkma, yılandan korkma gibi)
Kimimiz kaygıyı sakinleştirir, kimimiz görmezden gelir kimimiz de kaygıyı daha çok besler. Kaygıyı beslerken sezgilerimize, doğru olmayan düşüncelerimize tutunduğumuz gibi kehanetlerden ya da burçlardan yardım alındığı bile olur.
Anksiyete (kaygı bozukluğu) ise korku ve umut, mutsuzluk ve olumsuzlaması arasında gidip gelmeye neden olur. Anksiyeteye sahip olan kişi bu durumdan kurtulmak için mutluluk arayışına girer. Bize mutluluk veren şeyler etrafımızda bolca vardır. Örneğin; yeni bir şey satın almak, bir şeyler yemek gibi. Bu mutluluk arayışları kendimize yönelmekten bizi alıkoyar. Anksiyete ise bizimle hala beraberdir.
Kendimizde kaygının yoğun olduğunu fark edemediğimizde kaygıyı normalleştiriz. Kaygılı ruh hali artık kişiliğimizin bir parçası haline gelmiştir. Hayatımızdaki bazı uyumsuzluklar bize kaygımıza yönelmemiz gerektiğini söyler ama bunu fark edene kadar da belli bir süre geçmiş olur.
Ayrıca çevremizde, duygusal olarak güçlü, tahammül gücü yüksek, iyi sır saklayabilen kişiler genelde olumsuz durumların çokça aktarıldığı kişiler olabilirler. Kaygıya maruz kalmak da kaygı seviyesini arttırdığından, duygusal dengeleme önemli olmaktadır.
Kaygıyla ne yapabileceğimizi bilmek, çocuklukta ailenin sağlayabileceği en önemli becerilerden biri olabilir. İlk olarak düzenli bir aile hayatı çocuk için önemli olacaktır. Düzenli aile hayatından bahsedilen, paylaşımın olduğu, çocuğun ihmal edilmediği bir aile ortamı olarak özetlenebilir. Diğer bir önemli konu ise çocuğun duygusal gelişiminin tamamlanmasıdır. Çocuk aile ortamında belki mızmızlanacak, öfkelenecek, mutluluğunu yansıtacak ailede bu duyguları engellemeyecek ya da görmezden gelmeyecektir.
Koruyucu ve önleyici olması açısından açık olan şu ki, aile dışarıdaki veya okuldaki olumsuz durumlara ve korkulara karşı güven verici bir sığınak olmalıdır. Ailenin çocuğa nasihat vermesi ya da öğretici olmasına da gerek yoktur. Çocuk için huzurlu ortam sağlanması önemlidir.
Peki çocuklukta kaygılarımızla baş başa kaldık ve artık bir yetişkin olduk ve kaygı bizimleyse ne yapmamız gerekir? Tıpkı çocukluğumuzda ailemizin yapmasının bizi sakinleştireceği gibi kendimize huzurlu bir ortam sunmak öncelik olabilir. Bu ortamda kendimize zorunluluklar koymak (şöyle olmam, böyle yapmam gerekir gibi) yoktur. Kaygının bize neler söylediğine kulak vermek gerekir. Kaygının söyledikleri çoğu zaman abartılıdır. Kontrol edebildiklerimize yoğunlaşmak, hayatımıza küçük kolaylaştırıcılar eklemek sağlıklıdır.
Kaygı gibi zorlayıcı duygular hayatınızı zorlaştırıyorsa, kendinizi yıpratmadan psikolojik destek alıyor olmanız sağlıklı olacaktır.

Share
715 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

1+5 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Bedenimizi Algılama Şeklimiz Hayatımızı Nasıl etkiler?

    08 Kasım 2025 Köşe Yazıları

    Bedenimiz dünyayla kurduğumuz somut iletişim aracımızdır. İnsanın gelişim dönemleriyle birlikte, beden algısının beslendiği noktalar da değişir. Bebekler ağız yoluyla dünyayı anlamaya çalışırlarken, bebeklikten çocukluğa geçişte artık anneden bağımsızlaşma sürecimizde tuvalet alışkanlığını kazanarak devam ederiz. Çocuklukta kendi bedenimizi algılama şeklimiz yakın çevremizin bize yönelik ilgisiyle şekillenir. Yani yakın çevre bizi eleştirmiyorsa biz de kendi bedenimize karşı eleştirel olmayız. Ergenlikte bedeni algılama şeklimiz daha popüler ol...
  • İnsafa davet ediyorum

    05 Kasım 2025 Köşe Yazıları

    Büyükşehir Belediye Meclisi'nde verilecek kararlardan önce Meclis üyelerinin, partilerinin o ilçelerdeki ilçe başkanları ve yönetim kurulu üyelerine sorarak kararlarına yön vermeleri ilçelerin kesinlikle daha çok hayrına olacaktır. Geçtiğimiz haftaki Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün nazım ve uygulama imar planlarına itirazını da ele aldığım yazıdan sonra konuyla ilgili olarak görüşlerini aktarmak için çok sayıda okuyucumuz Gazetemize geldi. Konuda eksik olarak ele aldığım bir noktayı da hatırlatmak gereği duydum. Özellikle Samsun Büyükşehir Bele...
  • İnsan Kişiliğinin Üç Bölümü

    01 Kasım 2025 Köşe Yazıları

    İnsanlar kişilerarası ilişkilerde bu üç role girebilirler. 1. Anne-baba rolü 2. Çocuk rolü 3. Yetişkin rolü Sağlıklı bir insan bu üç rolde de yerine göre bulunabilir. Bu rollere daha detaylı bakalım. Anne baba yani ebeveyn rolünde kişiler koruyucu veya eleştirel tutuma sahip olabilirler. Hepimiz anne babamızın seslerini içimizde taşırız. Aileler çocuklarını yetiştirirken onları hem korumak hem de onların becerilerini geliştirmek durumundadırlar. Bu süreçte çocuktan daha iyisini yapma beklentisinin fazla olması aileyi eleştirel bir tutuma s...
  • Cumhuriyet kutlu olsun!

    29 Ekim 2025 Köşe Yazıları

    Emniyet Müdürlüğü binasının ana yol üzerinde bir alana yapılmasının daha doğru bir karar olacağını, Hükümet Konağının da Belediye binasından çok uzağa götürülmemesi, mevcut yerine yakın bir alana yapılması gerektiğini düşünüyorum. Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi'nin önceki hafta yapılan oturumunda Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün itirazı dikkatimi çekti. Vezirköprü eski hastanesi'nin arsasının bir bölümüne yapılması için çalışmaları sürdürülen Emniyet Müdürlüğü'nün itirazı içimde az da olsa "acaba mı?" sorusunu ve ümidini yeşertti. Konuyla il...