Hayatımızın bazı dönemleri zorludur. Bu dönemler; göç etmek, aileden uzak olmak, işsiz olmak, uyum sağlaması gereken bir geçiş dönemine sahip olmak gibi dönemler olabilir.
Üniversite öğrencileri yukarda saydığımız süreçlerin hepsini aynı anda yaşarlar. Yeni bir şehre gelmişlerdir. Şehrin kültürünü anlamaya başlarlar. Ailelerinden uzaklaşmışlardır. Yeni bir alanı öğrenmeye çalışıyorlardır. Maddi olarak aileye bağlıdırlar. Part time bir işte çalışıyorlarsa okulla birlikte onu devam ettirmek durumundadırlar. Bulundukları şehre, arkadaş çevresine, okudukları alana uyum göstermek üniversite yaşamlarını kolaylaştırmaktadır. Uyum sağlamanın önündeki en büyük engel ise stres durumlarıdır.
Stres azaltıcı durumlar ise, yaşadıkları şehre güvenmek, sağlıklı sosyalleşebilecekleri ortamların olması (ilgi alanlarına göre çeşitlenen kulüpler örneğin; müzik kulübü, gezi kulübü, fotoğrafçılık kulübü gibi), kısıtlı bütçeyle geçimlerini sağlayabilmeleri, tüm bu mücadeleleri verdikten sonra okudukları alanla ilgili bir iş sahibi olacaklarına dair umut beslemeleri gerekir.
Öğrenciler üniversite bölümlerini, okuyacakları şehirleri tercih ederler Yani yaşayacakları bu süreci göze alırlar. Durum böyle olsa bile tercih dönemlerinin yorucu, kafa karıştırıcı, bir an önce olsun bitsin denilen zorlu sürecinden de bahsetmiştik. Kaldı ki liseyi bitirip birkaç sene içinde üniversiteye geçen öğrencilerin gelişim dönemleri; ergenlik sonlarına denk gelmektedir. Genç yetişkinliğe adım atan üniversite öğrencilerini sadece bir yetişkin olarak görmemek gerekir. Yani kendileri için en doğru kararı vermelerini beklemek, belki daha güçlü olmalarını beklemek, onlardan tıpkı bir yetişkin gibi davranmalarını beklemek gerçekçi değildir.
Peki üniversite öğrencilerinin yaşamlarını nasıl kolaylaştırabiliriz? Tek cevap: Onlar için stres unsuru olmayarak. Örneğin çocuğunuzu para harcama konusunda sürekli olumsuz eleştirmek yerine birlikte bütçe planlaması nasıl yapılabilir, burs desteği nasıl sağlanabilir, çalışması gerekliyse nasıl bir yol izleyebilir gibi yollar araştırılabilir. Bu durum ekonomik kriz olsa da olmasa da gerçekten normaldir. Öğrenciden aşırı beklentilerin azaltılması bir diğer stres azaltıcı durumdur. Aileler tabii ki bir beklentiyle gönderiyor çocuklarını. Diğer taraftan çocuğun beklentilerinden fazla olan aile beklentileri, gencin içsel motivasyonunu azaltıp aileyi memnun etmeye dönebilir. Bu durum sonraki zamanlarda genci mutsuzluğa sürükleyebilir. En önemli başka bir konu ise sonuca odaklanmak yerine sürece odaklanmayı (artık) öğrenebilmek. Üniversite yaşamı; gençlerde problem çözmeyi, yeni bir ortamda ortama uyum sağlamayı, kendini yönetmeyi, kendine sahip çıkmayı gerektiriyor. Gencin bu becerileri öğrenebilmesi hayatında her zaman kullanabileceği bir alan açıyor. Duygusal becerilere sahip olan kişiler, ders çalışmada ve iş bulma konusunda da daha az zorluk yaşıyorlar.
Bu yazı üniversite öğrencilerine şöyle davranmalısınız böyle olmalısınız gibi bilgiler içermemektedir. Bunun nedenini yazının ilk satırlarını okuduğunuzda bile anlayabilirsiniz. Toplumun öğrenmeyi öğrenen, etik tutumların farkında olan, kendini ifade eden genç nüfusa genç ihtiyacı var. Bu nüfustan toplum olarak sorumluyuz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
09 Kasım 2024 Köşe Yazıları
06 Kasım 2024 Köşe Yazıları
02 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları