logo

Bir insan diğerine neden zarar verir?


Duygu Ceylan
duygu.ceylan.pd@gmail.com

Psikolojide herkese uyan tek bir cevap olmayabiliyor. Çünkü her insan bir diğer insana hem çok benziyor hem de ondan çok farklı. Doğduğu aile farklı, karşılaştığı insanlar farklı.. Başlıktaki soruya tek bir cevap verecek olsaydım; yani bir insanın diğerine zarar vermesinin tek bir nedeni olsaydı; saldırganlığın bir diğer insana aktarılması derdim. İnsanlar çoğu zaman öfke, üzüntü, kıskançlık, pişmanlık gibi olumsuz duyguları sağlıklı yaşamakta zorlanır. Bu olumsuz duygular olumsuz şekillerde harekete geçmemize neden olabilir.
Diyelim ki birine ısınamadık (Bu çok normal, bazı insanlar bize daha yakın gelir bazı insanlar daha uzak). Bu soğukluk hissini o insandaki olumsuz tarafları dillendirerek açığa çıkarabiliriz. Halbuki olumsuz hissetmemize neden olacağını düşündüğümüz kusurlar aramaya gerek yok. Çünkü ne kadar kusur ararsak arayalım bu olumsuz duygu sadece o kişiyle ilgili olmayabilir. Belki bu kişiyi hayatımızda bize zarar veren bir yakınımızla özdeşleştirirz, belki bir film karakteriyle. Bunun neyle ilgili olduğunu anlamamız için ise kendimize sormamız önemlidir.
Saldırganlığı açıklayan bilimsel kaynaklar var. Bazı kaynaklar saldırganlığı insanda olan bir güdü olarak tanımlıyor. Bu yine de bir insanın diğerine saldırmasını açıklamıyor çünkü örneğin aslanlar da saldırganlar ama kendi türüne gidip zarar vermiyor. Biz insanlar ise yeri geliyor kendi akrabalarımızdan, kendimizi dış dünyadan koruduğumuzdan daha çok korumaya çalışıyoruz. (her ülkede nedense böyle)
Niye böyle peki? Bu durum çok açık. Küçüklükten beri kıyaslanarak büyütülüyoruz. Kıyaslanmak da bir çocuğa saldırmaktır. Bak senden hiç memnun değilim onun gibi ol demektir. Bir de yine başka yazılarda bundan bahsetmiştim. Bizim ülkemize yönelik olumsuz duygudan kaçma, çocuklarımızı olumsuz hislerden fazlaca koruma çabası var. Haliyle o çocuk kendi olumsuz duygusunun nedenini dışarıda arıyor, suçlu arayışına gidiyor, saldırıyor. Sanırım biz savaş ve yokluğu fazlaca yaşamış bir ülke olduğumuzdan onun etkilerini farkında olmadan hala sürdürüyoruz. Gelişim için, hayatı daha sağlıklı yaşamak için ise yine bunları fark etmemiz önemli oluyor. Yani ne olduğunu anlamlandırmak.
Önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. İnsanlar size hoşunuza gitmeyen şeyler yapıyorsa onların neden bunu yaptığını anlamlandırmanız öncelikli değil. Kendinizi size gelen zararlardan korumanız öncelikli. Hem zaten birini anlamaya çalışmak hem çok yorucu hem de sizin işiniz değil. Bu psikolojik desteğin işi ve uzun yıllardır –daha dün gelmiş gibi davranılsa da-psikolojik yardım hizmeti var. Bir başkasını anlamlandırmak kendimize yapılan saldırganlıkla baş etmek için bir çözüm değil.
Bu durumu bir örnekle açıklayalım: Diyelim ki eşiniz en küçük meseleye bile çok çabuk öfkeleniyor ve siz bundan rahatsızsınız. Onu anladığınızda dersiniz ki,”ya işte o hayatında şunları yaşamış böyle olmuş o yüzden böyle.”Peki kabul ama bu anlamlandırma eşinizin öfke problemini çözdü mü? Hayır. Hatta siz olabildiğince sakin kalmaya çalışırsınız eşiniz herhangi bir davranış değişikliğine gitmez, çünkü nasılsa bu davranışı da kabul görüyordur. Böylece huzursuz bir evde yıllarınızı geçirirsiniz. Vücudunuzda bir yara çıktığında orayı temizlersiniz ve geçmesini beklersiniz. Vücudunuzda sürekli yaralar çıktığında ise bir uzmana görünmek istersiniz. Psikolojik destek de böyledir. Bazı olumsuz durumları sürekli yaşamaya başladığınızda veya bir başkasına şahit olduğunuzda psikolojik desteğin önemini hatırlayın.

İnsanların saldırganlık gösterme nedenlerinden biri de güçlü görünme yolunun bu olduğu sanmalarından kaynaklanıyor. Kısa süre için zafer kazanılmış gibi görünse de bir insana zarar vermek, diğer insanlardan tepki görmeye veya yalnızlaşmaya neden olabiliyor.

Share
364 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

5+10 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Kent Konseyi

    19 Şubat 2025 Köşe Yazıları

    Kent konseyleri, yerel demokrasinin geliştirilmesinde bir adım olarak görülse de, Vezirköprü'de yerel demokrasi bağlamında bekleneni vermekten uzak olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Bazen iyi kanunlar da çıkar ama uygulanmaları oldukça zaman alır, ya da kadük kalır. Kent Konseyi de 2005 yılından bu yana Belediye Kanunu'nda olan bir uygulama aslında. İlk çıktığı zamanlarda (hatırlayanlar vardır) demokrasi adına önemli yer edineceği düşünülmüş, belediyelere halkın taleplerinin iletilebilmesi için bir aracılık kurulacağı, yerel demokrasinin gel...
  • Duygusal İlişkiler

    15 Şubat 2025 Köşe Yazıları

    İlişkilerin çoğu insanlar birbirini artık sevmedikleri için değil, birbirlerine uyum sağlamakta zorlandıklarından bitiyor. Çünkü bir ilişkiyi sürdürmek demek, ilişkiyi öncelik almayı gerektiriyor. Bunun yanında hayatın diğer alanlarını da (aile, çalışmak, arkadaşlık ilişkileri vs) gözetmeyi içeriyor. Böyle olmadığı durumlarda çiftler birbirlerinden ya uzaklaşmaya başlıyorlar ya da birbirlerinden sıkılıyorlar. Haliyle ilişkiyi sürdürmek de zorlaşıyor. Çiftler birbirlerine ilk tanıştıkları zamandaki hisleriyle kalmıyor. Çoğunlukla ilk zamanlarda...
  • Göç Vezirköprü’nün kaderi mi?

    12 Şubat 2025 Köşe Yazıları

    Tarım ilçesi olarak geçen Vezirköprü'de tarımdan istediğini alamayan ya da inşaattaki gelirin yüksekliğinin yanında tarımın gelirini beğenmeyen birçok gencimizin başta inşaat olmak üzere göç ettiğine bir süre sonra da önemli kısmının ailesini de götürdüğüne şahitlik ettik. Vezirköprü nüfusu her geçen yıl azalmaya devam ediyor. Genel olarak vatandaşlar bu nüfus azalışını göçe bağlayarak Vezirköprü'de göçün durdurulması gerektiğini söylüyorlar. (Göçün iyi olduğunu iddia edenler de var.) Türkiye büyüyor aynı şekilde nüfusu da artıyor. Samsun ...
  • İçe kapanık çocuğuma nasıl yardım edebilirim?

    08 Şubat 2025 Köşe Yazıları

    İçe kapanıkla içe dönük ayrımını yaparak başlayabiliriz. İçe kapanık çocuklar sosyal ortamlarda sürekli olarak kaygı yaşayabilirler. İçe dönüklük ise bir kişilik özelliğidir. İçe dönükler sosyalleşmeyi tercihen istemezler, içe kapanıklar ise sosyal çevrede zorlanırlar. Aileler çocuklarının doğal olarak içe kapanık olmasından endişe duyarlar. Ne olduğunu anlamaya çalışırlar. Çocuğa nasıl davranması gerektiğiyle ilgili bol bol nasihatte bulunurlar. Çocuk kendini ifade etmekte zaten zorlandığından ailenin ondan beklentisi de bir performans kaygıs...