Olumlu duygular olabildiğince anda kalmamızı sağlarken olumsuz duygular harekete geçirir, kendimiz hakkında düşünme ve farkındalık kazanmamızı sağlar.
İnsan büyürken çok fazla problemle karşılaşır. Bu problemleri çözme şekli, başvurduğu yardımlar, kurduğu ilişkiler karşılaştığı yeni problem durumunda da nasıl yol izleyeceğini belirler.
Çocuklar, özellikle okul döneminin başladığı zamanlardan itibaren kendi yeterliliklerini görmeye başlarlar. Bunu, derslerdeki başarılarından ya da arkadaşlarıyla olan iletişimlerinden ya da verilen sorumluluğu yerine getirdiklerinde fark ederler.
Bazen çocukluk yaşantımızda yetişkinler için çok da zor olmayan ama bir çocuk için oldukça zor konular vardır. Ebeveynin eleştirel olması, akran zorbalığı, çocuğun sahip olduğu bir özellik nedeniyle utandırılma veya kıyaslanma gibi.
Böyle durumlarda yetersizlik duygusunun temelleri atılır. Çocukluk çağında yerleşen olumsuz duygular kişinin benlik saygısını azaltır ve karşılaştığı zorluklarda sürekli kendi yeterliliğini sorgulamaya başlatır.
Olumsuz duyguların harekete geçirici olduğunu söylemiştik. Yetersizlik hissi de daha yeterli olmak için çabalamaya teşvik edicidir.
Bu duygu yoğun yaşandığında ise, hayata bakış açımızı, işle ilgili durumlarımızı ve sosyal ilişkilerimizi olumsuz etkiler. Bize verilen bir görev olduğunda ya da bitirmemiz gereken bir iş olduğunda kendi becerilerimizi sorgulamaya başlarız. Kaygı düzeyimiz yükselir, kendimize acımasızca yükleniriz.
Özellikle medyanın önemli bir faktör olduğu günümüzde kişiler en iyi halleriyle karşımızdayken onların yeterince iyi olduğunu görür ve kendimizi daha da yetersiz hissetmeye devam ederiz.
Halbuki kimse mükemmel değildir. Böyle durumlarda içimizdeki kökleşmiş olumsuz hislerin giderilmesi birden olmayabilir ve psikolojik sağlığımız için destek almamız gerekebilir. Çünkü yaşam şartlar ne olursa olsun kendimizi duygusal olarak sürekli negatif hissetmemiz kabul edilebileceğimiz bir gerçeklik değildir.
Bireyin yaşamındaki ana motivasyon kaynağı olan daha iyi olma çabası geliştirici bir özelliktir. İnsan için olmazsa olmazdır. İnsan doğasının bir parçasıdır. Eğer bu motivasyon olmasaydı şu an hala avcı toplayıcı olarak hayatımıza devam ederdik. Çünkü insanın bütün çabası kendinde güven duygusu oluşturacak yeterli bir konuma ulaşmaktır.
Yetersizlik duygusunu yaralayıcı, bir işi yapmayı zor hale getiren etken yerine motivasyon kaynağı olarak görmemiz için ilk önce çocuklarımızın iyi yanlarını daha çok vurgulamak, onlardan beklentimize göre hareket etmek yerine onların yapabileceklerine odaklanmak, sosyal çevrelerini güvenle oluşturmalarına destek olmak çok çok önemli.
Diğer taraftan yetersizlik hissi sadece çocukluk çağı yaşantılarımızdan kaynaklanmaz. Yetişkinlikteki zor durumlar da kendi yeterliliğimizi sorgulatabilir.
Örneğin iş yerinde mobbing veya taciz vs gibi durumlar en bariz olanıdır. Bazen de diğer insanların bize sürekli kendi becerilerini, yaptıklarını, sürekli iyi ve mükemmel yönlerini göstermeleride bu hissi yaşayabiliriz. Bunu çokça yansıtan kişiler kendi yetersizlik hislerinin görülmemesi için kendini en iyi haliyle size gösterebilirler.
Bunun sizin hisleriniz olmadığını karşı tarafın size kendini bu şekilde yansıtmaya çalıştığını hatırlayın. Çünkü gerçek yeterlilik şova ihtiyaç duymaz. Kendimizi olmak istediğimiz halimizle görmek yerine olduğumuz kişi olarak kabul edip sürece devam edersek küçük değişikliklerin hayatımızda ne kadar ilerletici olacağını görürüz.
Sonuç almaya odaklanmak yerine sürecin nasıl gittiğine odaklanmamız gerekiyor.
Kendimize şu soruları sıkça sorabiliriz: Kendi olumu özelliklerim neler? Yardım alabileceğim destek görebileceğim ve kendim gibi olabileceğim insanlar kimler? Kendi ihtiyaçlarıma yönelik neler yapıyorum? Hangi yönlerimi takdir ediyorum?
Sağlıklı günler.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
27 Kasım 2024 Köşe Yazıları
23 Kasım 2024 Köşe Yazıları
20 Kasım 2024 Köşe Yazıları
17 Kasım 2024 Köşe Yazıları