logo

Psikolojik Destek Almaya Karşı İsteksizlik


Duygu Ceylan
duygu.ceylan.pd@gmail.com
Psikolojik destek almak bir sağlık yardımı almaktır. Bazılarımız vücudumuzda bir ağrı hissettiğine bunun kaynağını anlamaya çalışır ve hemen muayene olur bazılarımız da ağrının daha büyük bir soruna işaret edebileceğini düşünüp muayene olmayı sürekli erteler. Psikolojik danışma alırken de insanlar, bazen bu hizmete erken şans verirler bazen de zaten yardım almanın faydasız olacağını düşünerek umutsuzluğa kapılıp destekten uzak kalırlar. Çünkü onlara sorun oluşturan kişiler onların deyimiyle, kişinin psikolojisini bozan o kişiler diplerinde olduktan sonra neye yarar ki… Kişilerin diğerlerinden beklentileri kendinden beklentileri aştığında kendini mağdur olarak bulması mümkündür.
Bu yazıda danışanların seans almaya karar vermeleri, bazen bu kararı oldukça geç vermeleri bazen de psikolojik yardıma tamamen uzak durmaları hakkında konuşacağız.
Yardım almak, psikolojik destek almak, terapi almak konusunda insanlar neden isteksiz davranır?
· Öncelikle benim de en sık gördüğüm durumlardan biri, kişiyi psikolojik destek almaya götüren süreç zaten hayatındaki problemlerde yardım istemeyişi olur. Güçsüz gözükmez istemez. Oldukça işlevsiz bir anlayışla her şeyin üstesinden tek başına gelmeye çalışır. Kısaca birinin ona yardım sunması o kişiyi mahcup hissettirir. Halbuki insanlar arasında en doğal olanı ve ilişkileri kolaylaştıran sürekli bir yardım alışverişidir.
· Kendimizi anlatabilmek için gerçekten birine güven duymak isteriz. Bu çok anlaşılabilir tabi de artık bunaldığımızda her önümüze gelene kendi içimizdeki sıkıntıları anlatırken buluruz, anlattığımız için de pişman oluruz.
· Bazen psikolojik yardım almak istememizin sebebi benliğimizin kırılgan ve hassas yönlerinin açığa çıkmasından utanmamız olabilir. Hayatımızdaki bazı seçimleri ya da başımıza gelenleri zaten kabul etmeyiz üstelik bununla ilgili konuşmak zor gelebilir.
· Umutsuzluk. Danışan ne yaparsa yapsın sonucun aynı olacağını düşündüğünde de destek almak istemez. Halbuki bir şans verebilir.
· Özellikle anne baba, eş, patron ya da bir kurumun ısrarıyla gelen danışanlar,  bu duruma bazen içerlenebilirler. Sürecin kendilerine iyi geleceğini düşünseler bile sırf onlara olan tepkilerinden dolayı iyileşmeden olabildiğince uzak dururlar.
· Bazılarımızda ise yardım ihtiyacı olduğu apaçık belli olduğu halde bunu tek fark etmeyen kişi danışanın kendisi olabilir. Örneğin, öz bakımını yapmak zor hale gelmiştir, sürekli panik halindedir, sürekli olumsuz duygudadır kişiye ne olduğu sorulduğunda hiçbir şey olmadığını bu durumdan memnun olduğunu söyler. Çevresindekiler içinse çok rahatsız edici bir durum olduğu dile getirilir.
· Bazıları da psikolojik desteğin ne olduğunu bilmeyebilir ve uzak durur.
· Yardım sunan kişinin hayatını ve becerisini de sorgulayabiliriz. Sanki onun hayatında her şey mükemmel de bana yardım sunmaya kalkışıyor deriz. Konu sizsinizdir danışmanın hayat tecrübeleri değil.
Diğer bir madde de “Siz deli misiniz neden deli doktoruna gidesiniz ki? Danışmanlar, psikologlar doktor değildir böyle bir iddiaları da yoktur. Ama ihtiyacınız olduğu halde destek almazsanız psikiyatriste, avukata, cezaevine de gidebilir siniz.
Görüldüğü gibi kişinin yardım almaya karar verme sürecinde zorlaştıran süreçler vardır. Böyle olsa da bizim her danışanın istekli gelmesi gibi bir beklentimiz de zaten yoktur. Psikolojik destek aldığınız kişiyi sevme şartınız da yoktur. Sevmediğiniz yönleriyle ilgili konuşmak sürecinizi daha da kolaylaştıracaktır hatta. Danışanlar çokça direnç gösterip aşırı zorlandıklarında psikolojik yardım almaya ve değişime daha hazır oldukları bir iyi taraf vardır. Çünkü çoğu yol denenmiştir. Diğer taraftan neden bu kadar zorlanasınız ki, değerli olduğunuzu hatırlayın.
Mutlu haftasonları dilerim.

Share
188 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

4+6 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Ayıp olmasın!

    27 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Psikolojide birey kavramını çokça kullanıyoruz. Birey olmak hayatımızın kontrolüne sahip olmak ve dünyaya hani potansiyelle geldiysek onu gerçekleştirme uğraşlarımızı içeriyor. Bu kitabi tanım her zaman gerçekleri yansıtmıyor. Çünkü biz dünyaya bazen ailemiz yalnız kalmasın diye bazen ebeveynlerimizin çocuk sahibi olma yaşı geldiği için de gelebiliyoruz. Her zaman değil ama çoğu zaman kendi isteklerimizden çok topluma uyum sağlamış olmayı tercih ediyoruz. Çünkü uyum sağlamak yaşamı kolaylaştırıyor bizi diğer insanlara yakınlaştırıyor. Diğer ...
  • Çok vaktimiz olmasa da, fırsat vermeliyiz!

    24 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    “23 Nisan, Türkiye için milli tarihin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır.”                                                                                                                         M. Kemal Atatürk.. İlçede siyaset hemen her gün yeni bir gündemle çalkalanırken günlük olayların etkisi uzun sürmüyor. Geçtiğimiz günlerde yaşana fırtına olsun, Tokat merkezli depremin ilçede hissedilmesi olsun, ya da Vezirköprü'de rastlanmayan molotoflu saldırı olsun etkisini kısa sürede kaybetti. İnsanların asıl konuştukları ya da konuşmayı...
  • Ergenlik Dönemini Anlamak

    20 Nisan 2024 Köşe Yazıları

      “Ergen” kelimesi sanki biraz olumsuz çağrışımlar taşıyormuş gibi dursa da büyüme anlamına gelir ve çocukluktan çıkışı, yetişkinliğe atılan adımı temsil eder. Kızlarda 10-11 yaş itibariyle erkelerde ise 11-12 yaş itibariyle ergenliğe adım atılır. Kişiden kişiye daha erken ya da geç olabilir. Çocukta biyolojik değişikliklerle birlikte duygusal değişiklikler de görülmeye başlar. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olduğundan birey ne tam çocuk olabilir ne de tam bir yetişkin. Bireyin kendini anlamaya, dış dünyaya karşı duruşunu belirlemeye ba...
  • BAZI PARTİLER UZATMALARI MI OYNUYOR?

    17 Nisan 2024 Köşe Yazıları

    Bir Filozof şöyle söylüyor; “Güneş batarken gölgeler uzar” Son yerel seçimlerin bize bazı hatırlatmaları oldu. Geçmişte de önü alınamaz partiler vardı. Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Ecevit'in DSP'si gibi. Anavatan Partisi bir yerel seçimde Türkiye'de birçok belediyeyi kaybetti. Hatırladığıma göre Karadeniz'de sadece Vezirköprü  (rahmetli Bekir Hoca) kalmıştı. Yine sağın en güçlü partilerinden rahmetli Demirel partisinin başına ne yediği belirsiz Tansu Çiller gibi biri getirildi. Bu hanım partiyi de, ülkeyi de hatta siyaseti de kirle...